Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Mersin doğumlu, çiftçi bir alenin kızı olan Gülay Yando (41), ilköğretimin bir bölümü yurt dışında ortaöğretimi Mersin’de tamamladı. Fethiye Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi mevzunu olan Yando, 1999 yılında staj ile başladığı turizm otelcilik sektöründe hâlâ yöneticilik yapmaya devam ediyor. 2018 yılından itibaren yaklaşık 6 yıldır Antalya’nın Manavgat ilçesinde 30 bin metrekarelik alanda çiftçilik yapan Yando, 20 bin metrekare örtü altı muz üretimi, 10 bin metrekare açık alanda zeytin, avokado ve bazı meyveleri yetiştiriyor. Aynı zamanda 50 kw’lik enerji üretimiyle hem tükettiği enerjiyi karşılıyor hem de bundan gelir elde ediyor.
Hayatının büyük bir bölümünde üst düzey yöneticilik ve danışmanlık yapan Gülay Yando, 20 yıllık turizm sektöründeki tecrübesinden sonra kendi işini yapmaya karar verdi. Takvimler 2016 yılını gösterdiğin bu uğurda araştırma, planlama ve yatırım maliyeti programları gibi birçok eğitim ve seminerlere katıldı. Kariyerini ve hayallerini ortak bir noktada buluşturmak aynı zamanda birikimini doğru iş modeli ile değerlendirmek onun için çok önemliydi.
‘3.5 MİLYON LİRA YATIRIM MALİYETİM OLDU’
İnovasyonlardan, özgün fikirlerden ve fırsatlardan yararlanarak neler yapabileceğini araştıran Yando, “Ben bunların hepsini birleştirdiğimde ve öz benliğimi de yapacağım işle harmanladığımda ruhum beni üreticiliğe yani tarıma yönlendirdi. Kendi öz sermayemle yapabileceklerimi araştırırken devlet destek ve imkanlarıyla karşılaştım. Yapacağım yatırımın yüzde 50’sini bana hibe edeceklerinin taahhüdünü aldım. Tarım Ve Orman Bakanlığı kırsal kalkınma desteklerinden faydalandım ve artık hayallerimin bile üzerinde üretim yapabiliyorum” diye konuştu.
Yando’nun ailesi minimal olarak çiftçilikle uğraşsa da tarıma başlamadan önce çiftçilikle alakalı pek bir bilgisi yoktu. Fakat bunu sorun etmedi. Bilmediği şeyi bir bilene sordu ve alanında uzman ziraat mühendislerinden destek alarak üretiminin ilk yıllarını başarıyla tamamladı. Gelişimiyle ilgili süreci çiftçi Yando şu ifadelerle paylaştı:
“Hangi sektör olursa olsun proje öncesi araştırma, yapılacak işin ihtiyaçlarının doğru belirlenmesi ve bu ihtiyaçları karşılayabilecek donanıma sahip olmak, yapacağımız işin sürdürülebilir olması oldukça önemli. En önemlisi de ürettiğimizi pazarlayabilecek stratejileri iyi gözetmek gerekiyor. 2018’de yatırım maliyeti bana 3.5 milyon lirayken şimdilerde 15 milyon lira.”
‘KADINLARA GÖRE OLMADIĞINI, ZARAR EDECEĞİMİ SÖYLEDİLER’
Tabii ki büyümek ve gelişmek bu kadar kolay değildi. Motivasyonunu düşürecek birçok şey de oldu. Daha işin araştırma aşamasında fikrini paylaştığı arkadaşları ona, bu işi asla yapamayacağını, kadınlara göre olmadığını, anlamadığı bir işten zararlı çıkacağını söylemişlerdi. Ancak Gülay Yando’yu çok iyi tanıyan ve kafasına koyduğu her şeyi yapabileceğine inanan arkadaşlarının destekleriyle de motivasyonunu korudu. “Ben çalışan bir kadın olduğum için seradaki işlerimi beraberinde yürütmek durumundaydım” diyen Yando, “Otelden takım elbise ve topuklu ayakkabıyla çıkıp seraya geçtiğimde çoğunlukla ayakkabımı bile değiştirecek o küçücük vakti bulmazdım. Mecburen tarlada ve sera içerisinde topukluyla dolaştığım içim bir süre sonra adım topuklu çiftçiye çıktı” ifadelerini kullandı.
‘ERKEK İŞİ DEDİKLERİNİ TEK BAŞINA YAPMAK ÇOK GÜZEL’
Her işin zorluklarının ve risklerinin olduğuna dikkat çeken Yando, “Önemli olan bunları görebilmek ve önlem almak. Çiftçilik ilk bakışta zor gelebilir ancak eskiye nazaran daha kolay. Eğer sistemi iyi kullanılır ve teknolojiden yararlanırsanız işinizi yüzde 50 hafifletmiş olursunuz. Benim seram modern bir sera, teknoloji çağından faydalanıyorum. Telefonla uzaktan tek tuş ile seranın içindeki tüm aksiyonları yönetebiliyorum. Isı pompasıyla yenilenebilir enerji kaynakları kullanarak sera içindeki iklimlendirmeyi sağlıyorum. Modern iş makinalarıyla beden işçiliği gerektiren işleri hafifletiyorum” diyerek şu ifadeleri kullandı:
“İşinizi iyi takip ederseniz ve oluşabilecek olumsuzlukları öngörebilirsiniz, bu da sizi başarıya ulaştırır. Her işin zorlukları vardır önemli olan sürdürülebilir, çevreci, yenilenebilir ürünleri üretmek. Ben sürdürülebilir tarım ve çevreyi koruma bilincinde hareket ediyorum. Tarımda bilinçli hareket etmek ve yeniliğe açık olmak AR-GE çalışmalarıyla yeni trend ürünleri kovalamak sizi pazarda bir adım önde tutacaktır. Ben kendi işlerimin personeliyim hiçbir zaman rehavete kapılmadan yapılabilecek tüm işleri yüksünmeden yaptım. Tarımın en sevdiğim yanı, üretim heyecanı ve kadın olarak birçok kişinin başaramazsın dediği, bunlar erkek işleri dediği işi tek başıma yapabilmek. Sabahları seranın içinde tatlı bir çiçek kokusu olur, işte bunu soluduğum zaman dünyanın en mutlu insanı oluyorum.”
‘YILDA 180 TON MUZ ÜRETİYORUZ’
Yaptığı işin yatırım maliyeti yüksek olsa da iyi bir gelirinin olduğunu söyleyen Gülay Yando, “Tarımı tavsiye ediyorum ancak farklı tropik meyve ve farklı yelpazede üretimin şu dönemde daha doğru yatırım olacağına inanıyorum. Bu işe yeni başlayacaklar, öncelikle sevmeyecekleri keyif almayacakları işi yapmasınlar. Kendilerini heyecanlandıran işlerin peşinden koşsunlar. Bütçelerine göre hareket etmeleri çok önemli. Hayal kurmak güzel olsa da olmayacak hayallerin peşinden koşup vakit kaybetmesinler” tavsiyesinde bulundu.
“Türkiye’deki zenginlikler saymakla bitmez” diyen Yando, “Toprak verimliliği, suyun dengesi, hava kalitesi çok iyidir. Bunlarla birlikte yetiştirdiğiniz ürünün kalitesi ve bitki verimliliği artıyor. Lezzet açısından oldukça zengin meyve sebze yetiştiriciliği yapılıyor. İşim gereği dünyanın birçok ülkesine gidip birçok dünya meyvesini tatmış bir kişi olarak söylüyorum Türkiye’deki lezzet başka ülkelerde yok. Biz şu anda yılda 180 ton üretim yapıyoruz” diyerek sözlerini şöyle noktaladı:
“Ancak üretim maliyetleri, lojistik serüveni, lojistik maliyetleri, ülkeler arası mesafeler ve şartlar hepsi bir araya geldiği zaman Türkiye ürünleri gerçek değerini maalesef bulamıyor. Otellerde 45’in üzerinde millete hizmet veriyoruz, yiyecek sektörünün temel ihtiyaçlarını yerel ürünlerle karşılıyoruz. Otellerde tüketilen yerli üretim meyve, sebzeler hakkındaki lezzet yorumlarını bizzat işitiyorum. Türk mutfağını bu güne kadar popüler yapan şeyin temelinde de lezzetli yerli sebzeler yer alıyor.”